赛派号

家用小型打印机什么牌子好 Kosova

Ana madde: Kosova tarihi Eski tarih 1875-1878 yıllarında Kosova Vilayeti 1881-1912 yıllarında Kosova Vilayeti

Roma İmparatorluğu’nun zamanında Kosova bölgesi adlandırmalarından biri "Dardania" idi. “Dardania” adlı bu küçük yönetim bölgesinin, bugünkü Kosova topraklarıyla kesiştiği mevkileri vardır. Dardania, "Moesia Superior" adlı eyaletin içindeki küçük bir bölgenin adı idi. Günümüzde Kosova'da Dardanlara ait olduğu düşünülen bazı kalıntılara rastlanmıştır. Kosova'da yaşayan Arnutların çoğu, kendilerinin Dardanlar ve İlirlerin vârisleri olduklarına inanır. Bu teorinin kanıtı olarak da; insan yapısı, aynı kültür ve dilin konuşulması fikirleri belirtilir. Dardanlar yapı olarak güçlü ve sert insanlar olarak izah ediliyor.

Roma İmparatorluğu devrinde ve bu imparatorluğunun ikiye ayrılması sonrasında Doğu Roma İmparatorluğu sınırları içinde kalan (3. ve 4. yüzyıl) Kosova çevresinde Hun, Avar, Bulgar, Peçenek, Uz gibi kimlerin geçici ve kalıcı yerleşmeleri de söz konusu olmuştur. Slların bölgeye gelişleri ise, 7. yüzyıldan sonra olmuştur. M. S. 5. yüzyılda Hunların bilhassa Attila önderliğinde birleşerek oluşturdukları devlet döneminde Balkanlar (Kosova'yı da içine alacak şekilde), Hunların geçici ve kalıcı yerleşmelerine sahne olmuştur.[11]

6. yüzyılda Tuna'nın kuzeyine yerleşen Avarlar, buraya doğru ilerlemişlerdir. Bu devrin dil ve kültür kalıntılarına dair arkeolojik buluntular, Balkanlar'ın çeşitli bölgelerinde vardır. Doğu Roma İmparatorluğu zamanında Doğu Roma (Bizans) ordusunda ve Doğu Roma topraklarının uçlarına (ki Kosova bölgesi uçlara yakındır) Türk boyları özellikle yerleştirilmiştir. Bundaki amaç, sınır güvenliği, ordu ihtiyacı ve bu boyların merkezden uzak tutulmasıydı. Bugün Kosova'nın Gora bölgesinin dağlık arazisinde rastlanan kayalara kazınmış hâldeki damga şekillerinin, Osmanlı öncesi Türk izlerinden biridir. Bu şekillere dair yapılan dilsel incelemeler, bunların Göktürk Alfabesinin şekilleriyle olan yakınlığına işaret etmektedir. Kosova, Bizans'ın zayıfladığı dönemlerde Bulgarların ve Sırpların egemenliğine girmiştir.[kaynak belirtilmeli]

Arnut Birliği

1444'te Arnut ve Karadağ prenslikleri Balkanlar'daki Osmanlı yayılmasına karşı bir askeri sunma birliği oluşturdular. Birliğin kurucusu Arnut Akçahisar (Kruya) Prensi Gjergj Kastrioti (İskender Bey) oldu. Katolik beyi Gjergj Kastrioti, bir zamanlar Osmanlı devşirmesi olduğu ve Osmanlı ordu bürokrasisinde yer aldığı için İskender Bey adıyla anılmaktadır. Katolik Kastrioti şahsiyeti adı ve kimliği altında günümüzde modern Arnut kimliği ve milliyetçiliği oluşturulmaya çalışılmaktadır. Bu kimlik de Osmanlı devrinden yakın devirlere kadar gelen Arnut kimliğiyle örtüşmemektedir.[kaynak belirtilmeli] Birlik Venedik Cumhuriyeti tarafından da desteklendi.

Mart 1444'te İskender Bey o zaman Venedik egemenliğindeki liman şehri Leş (Alessio)'da bölgenin en önemli prenslikleri olan Thopia, Muzaka, Ballsha ve Crnojevic aileleriyle bu birliği kurdu. Daha ufak diğer kuzey Arnut aşiretleri de bu birliğe katıldılar. Osmanlılara karşı mücadele için kendi aralarındaki anlaşmazlıkları bir tarafa bıraktılar. İskender Bey birliğin komutanlığına seçildi. Alınan siyasi kararlarda bütün birlik üyelerinin kabul etmesi şartı vardı.[kaynak belirtilmeli]

1444'te İskender Bey, Osmanlı ordusunu Torviol Ovası'nda yenmeyi başardı. 1450'de Akçahisar'ı kuşatan Osmanlı birlikleri kuşatmayı kaldırmak zorunda kaldılar. 1451'de İskender Bey Napoli Krallığı ile bir ittifak kurdu. 1452'de Osmanlı ordusu Mokrica ve Meçadi'de yenildi.[kaynak belirtilmeli] 1453'te İstanbul'un fethi üzerine Arnutlar, Napoli, Venedik, Papalık ve Macaristan Krallarından maddî yardım almaya başladılar. 1462'ye kadar Arnutlar her yıl Osmanlı ordusunu püskürtüyor, ama ertesi yıl Osmanlılar tekrar aynı güçle geliyorlardı. 1460 ve 1463'te yapılan ateşkesler dışında Arnut-Osmanlı saşı hiç durmadan sürdü. 1462'de İskender Bey önemli bir şehir olan Ohri'yi almayı başardı.[kaynak belirtilmeli]

1466'da Akçahisar'ın ikinci kuşatması da Arnut Birliği'nce engellendi. Fakat aynı yıl Osmanlılar Shkumbin Vadisi'nde Elbasan Kalesi'ni kurmayı başardılar. 1467'de Akçahisar'ın üçüncü kuşatması da birlikçe engellendi.

1468'de İskender Bey'in ölümüyle Leç Ligi zayıflamaya başladı. Venedik'in yardımıyla Kuzey Arnutlar Osmanlılarla mücadele etmeyi sürdürdüler, ancak Venedik yönetimindeki İşkodra 1479'da Osmanlılarca ele geçirilince, Arnut direnişi sona ermese de zayıfladı. Bundan sonra bölgenin tamamı Osmanlı egemenliğine girdi.

Osmanlı dönemi Fatih Camii - Priştine

1389-1913 yılları arasında Kosova, Osmanlı-Türk hâkimiyetinde kaldı. Kosova'nın çok önemli batı-doğu ticaret yolları üzerinde bulunması nedeniyle, Osmanlı yönetimi Venedik'in de kontrolüne yakın olan bölgenin geri kalan kısımlarının aksine yoğun bir devşirme-İslamlaştırma politikasını Kosova'da uyguladı.

Kosova bölgesinde Osmanlı devlet yönetimiyle beraber, Roma devrinden beri sürekli olarak sağlanamayan düzenlilik sağlanmıştır. Bölge, Osmanlı öncesinde buralarda yaşayan Müslüman olmayan Türklerle, Osmanlı Devleti ile beraber artan Müslüman Oğuz Türkleriyle Türklük açısından iyice yoğun nüfuslu bir hâle geldi. 1912 yılı civarlarıyla beraber Osmanlı hükümranlığının kalktığı zamana kadar Kosova'da Türkçe, genel kültürel dil kimliğindeydi. Zaten bölgedeki Türk nüfusu da bunu sağlayan önemli sebeplerin başında geliyordu. Bölgenin Türk olmayan halkları, Türkçe ile hem dinî yönden hem kültürel yönden iyice geliştiler. Bunun neticesinde de Kosova ve çevresi, Osmanlı Devleti'nin önemli bölgelerindendi. Osmanlı idaresi, bölgede yaşayan Arnutlara, Sırplara da herhangi bir zorlama uygulamadı. Özellikle Arnutlar, kültürel yönden sıkıntılar yaşamadılar ve bugünlerine geldiler. Arnutlar, Balkan Saşlarına kadar Osmanlı Devleti’ne bağlı, kendilerini Türklerden pek ayırmayan bir halk kimliğindeyken, özellikle 1800’lerin ikinci yarısında artan bir eğilimle Osmanlı algısından kısmî kopma istek ve tepkilerini geliştirmeye başladılar. Bunda, Hristiyan Batı dünyasının ayrılıkçı kışkırtmaları ön planda olmuştur. Bu kopma eğilimi Arnutluk devletinin kurulmasıyla son hâle geldi. Bugün Kosova’da Arnutlarla Türklerin ortak yaşayışlarındaki sıcak ilişkiler ve samimiyet de gizli veya açık düşmanlıklar da o dönemlerin ürünleridir.[12]

1878 Rus - Osmanlı Saşı sonrası Sırplar Kosova'da hak iddia etmeye başladılar. Bu devir, Sırpların bağımsız Sırbistan çabalarının meyve verdiği bir devirdir.

I. Kosova Saşı Ana madde: I. Kosova Saşı

Kosova, I. Murat zamanında 1389 I. Kosova Saşı’ndan sonra Osmanlı Devleti topraklarına tam olarak katıldı. 5 asırdan fazla Osmanlı idaresinde kalan bölge, 1912'de I. Balkan Saşı sırasında Sırbistan'ın eline geçti.

Sırpların genel algısının Kosova’yı kendi ırklarının önemli yerlerinden biri saymasının sebebinde, I. Kosova Saşının etkisi çok büyüktür. 1371’de Çirmen’de elde edilen zafer, Balkanlar’ın içlerine doğru ilerleyişin kapılarını açmış olmasına rağmen, Balkanlar’da Osmanlı hâkimiyetini belirleyecek olan hadise, Birinci Kosova Saşı olmuştur. 28 Haziran 1389’da cereyan eden Birinci Kosova Saşı’nda Osmanlı’nın karşısında yenik düşen Hristiyan ittifakının liderliğini, Osmanlı güçleri tarafından öldürülen Sırp Prens Lazar Hrebelyanoviç yapmıştı. Birinci Kosova Saşı’nı kazanmış gibi dranan Sırplar, 28 Haziran tarihini en kutsal günleri arasında saymakta ve “Vidovdan” adı altında kutlamaktadırlar.

Kosova Saşı ve etkisi 1. Kosova Saşı konulu bir resim

Birinci Kosova Saşı'nın Sırp toplumunun psikolojisine yarattığı etki ise yıllarca değil, geliştirilen mitoloji ve efsaneler sayesinde yüzyıllarca sürmektedir. Her şeyden önce Prens Lazar, Sırp Ortodoks Kilisesi tarafından tanrısallaştırılmıştır. Mevcut mitolojiye göre, Birinci Kosova Saşı'nın arifesinde bir melek Lazar'a seslenerek, “fani çarlık” ile “ilahi çarlık” arasında bir seçim yapmasını istemiştir. Sırplara göre Lazar ilahi çarlığı seçmiştir. Dahası, Lazar ile İsa arasında benzerliklerin kurulduğu da görülmektedir. Genel olarak 1. Kosova Saşı ve bu saşta yer alan karakterler hakkındaki Sırp yorumları, Hristiyan mitolojisindeki olaylar ve karakterlerle karışmıştır. İşte bu sebepten dolayı, Sırplar kendine “ilahi millet” sıfatını yakıştırmaktadır. Diğer taraftan, Türklere karşı yürütülen Kosova Saşı hakkında yazılan destansı halk şiirleri, en iyi bilinen ve en güzel kabul edilen şiirlerdir. Bütün bunlar ise, Sırpların Kosova'ya “Sırbistan’ın Kudüs’ü”, “Sırp dini değerlerinin ve Sırp medeniyetinin beşiği” gözüyle bakmasına yol açmıştır.

Sırp milletinin şuurunda Birinci Kosova Saşı, tarihlerinin en önemli olayı olarak yaşamaktadır. Sırplar bu saş hakkında, okula başlamadan önce, dedelerinden öğrenmektedirler. Sırp devleti daha önce parçalanmış olmasına rağmen, Sırp ve Karadağlılar, söz konusu saşı, Orta Çağ Sırp Devletinin ölümüne ve “Sırpların Türklerce köleleştirilmesine” yol açan saş olarak hatırlamaktadırlar.

Tam tarihi bile tartışmalı olan Birinci Kosova Saşı hakkında kesin olarak bilinenler, çatışmaların şiddetli geçtiği, iki tarafın da ağır kayıplar verdiği, Sultan I. Murad ile Prens Lazar'ın öldüğüdür. Murad ile Lazar'ın tam olarak nasıl ve ne zaman öldükleri hakkında da kesin bilgi yoktur. 18. yüzyıldan itibaren soy ismi “Obiliç” olarak anılmaya başlayan Miloş Kobiloviç (Kobiliç) tarafınca şehit edildiği düşünülen Sultan I. Murad'ın yerine oğlu Bayezid, Lazar'ın yerine ise küçük oğlu Stefan Lazareviç geçmiştir.

Annesi Kraliçe Milica'nın nasihatine uyan Lazarević, sonradan Osmanlı'ya bağlanmayı kabul etmiştir. Sırplar Osmanlı'dan tam bağımsızlığı ancak 1878 yılında elde edebilmişlerdir.[13]

Osmanlı döneminin sonu

30 Mayıs 1913 Londra Antlaşması ile Kosova Vilayeti, Sırbistan Krallığı'na bırakıldı. Kısa bir zaman sonra bölge, yeni kurulan Yugoslya Krallığı'nın (ilk adıyla Sırp-Hırvat-Sloven Krallığı) sınırları içinde yer aldı.[14]

Yugoslya dönemi

Sırp, Hırvat ve Sloven Krallığı'nın kısa hükümranlığından sonra II. Dünya Saşı sırasında İtalya'nın Almanya'ya teslim olması üzerine Tito tarafından kurulan meclisçe Yugoslya 1945 yılında ilan edildi ve monarşi yıkıldı. Bu olaydan sonra Kosova; Yugoslya'ya bağlı bir eyalet statüsüne geçti.

SSCB'nin çöküşü ile dağılmaya başlayan ülkeler arasına Yugoslya da katıldı. Yugoslya 1992 yılında özerk bölgelerinin bağımsızlığını ilan etmesi ile dağılmaya başladı. Hırvatistan, Bosna-Hersek, Slovenya, Kuzey Makedonya bağımsızlığını ilan etti. Bosna-Hersek’in Yugoslya’dan bağımsızlığını kazanması sırasında yaşanan eşitliksiz saş ve Sırp katliamları, Yugoslya’nın parçalanması sürecindeki en büyük olaylardan biriydi. Kosova bu süreçte, Sırp baskısı ve askeri müdahaleleri sonucunda bağımsızlığına kuşamadı. 1995 yılında Sırp ordusu Kosova'ya girdi ve birçok sivilin öldürülmesine sebep oldu. 1999 yılındaki NATO Müdahalesi ile Kosova, Sırbistan idaresinden koparıldı.

Karadağ’ın da bağımsız olmasıyla Yugoslya yapısı sadece bir anı hâline dönüşmüş ve 2003 yılında resmî varlığını kaybeden Yugoslya Federal Cumhuriyeti, gayri resmî varlığını da kaybetmiştir.

Bağımsızlık ilanı Ana madde: Kosova'nın bağımsızlık bildirisine uluslararası tepkiler Kosova’yı tanıyan ülkeler

ABD, NATO ve AB, Kosova'nın bağımsızlığını tanıma konusunda hemfikirdir. 2008'in Şubat ayının 17'sinde tek taraflı bağımsızlık ilan edildi. Rusya, Yunanistan, Kıbrıs Cumhuriyeti, Sırbistan, İspanya ve Azerbaycan, bağımsızlığa karşı çıkan devletlerdir. Kıbrıs Rum Kesimi ve Yunanistan'ın bağımsızlığa karşı çıkma nedeni, Kosova'nın, KKTC için bir örnek olmasıdır. Azerbaycan, Ermeniler tarafından işgal edilen ve (Ermenistan dâhil) tanınmayan "Dağlık Karabağ Cumhuriyeti"ne örnek teşkil edeceği için Kosova'nın bağımsızlığına karşı çıkıyor. İspanya ise toprakları içinde özerk durumda bulunan Bask Ülkesi ve Katalonya'nın benzer şekilde bağımsızlık ilan etmesinden korktuğu için Kosova'nın bağımsızlığını tanımıyor. Rusya'nın mazereti ise tam tersine, batılı devletlerin diğer yeni bağımsız olan ülkeleri (Abhazya, Güney Osetya, KKTC vb.) tanımadıkları için uyguladıkları çifte standart. Rusya devlet başkanı Putin, KKTC'nin 40 yıldır tanınmadığı hâlde batılı devletlerin Kosova'yı hemen bağımsız hâle getirmelerini sağladıkları için batılı devletleri "ikiyüzlü" olarak nitelendirmiştir ve "Bundan utanmalısınız..." demiştir. Kosova, 17 Şubat 2008 pazar günü bağımsızlığını ilan etmiştir.

Kosova'nın bağımsızlığının Bosna-Hersek sınırları içerisinde bulunan Sırp Cumhuriyeti'nin bağımsızlık taleplerinin artmasına ve Sırbistan içerisinde bulunan Voyvodina özerk bölgesindeki etnik istikrarsızlığın artarak sürmesine yol açması beklenmektedir. Yunanistan ise Kuzey Makedonya bölgesindeki bağımsızlık taleplerinin şiddetlenmesinden endişe etmektedir. KKTC'nin başarılı bir dış politika ile bağımsızlık yolunda önemli bir adım atması da beklenenler arasındadır.[15][16]

版权声明:本文内容由互联网用户自发贡献,该文观点仅代表作者本人。本站仅提供信息存储空间服务,不拥有所有权,不承担相关法律责任。如发现本站有涉嫌抄袭侵权/违法违规的内容, 请发送邮件至lsinopec@gmail.com举报,一经查实,本站将立刻删除。

上一篇 没有了

下一篇没有了